DİNİ KONUDA SORULARI KİME SORACAĞIZ-1
 Yaşantımızın,  en  önemli  konularından  biri  de,  din  konusundaki  soruları  kime  soracağımız  konusudur.  Önüne  gelen  konuşuyor  ve  şu  mezhebe  göre  şöyle,  falan  tarikata  göre  böle,  falan  alim  şu  şekilde  açıklıyor,  bu  konuda  ulemanın  görüşü  şöyle,  bu  konuyu  şu  hadis  şöyle  açıklıyor  gibi  görüşler  hakim durumda. Bunun  dini  yönü  nedir,  Allah  nasıl  davranmamız  gerektiğini  bize  açıklıyor mu,  bunları  inşallah  ayetlerle  cevaplamaya  çalışalım.  Bakalım   ayetler  ne  buyuruyor,  42/Şura  10, “Ayrılığa  düştüğünüz  herhangi bir konuda  hüküm  vermek  yalnız   Allah’a  aittir.  İşte  bu  Allah,  benim  Rabbimdir,  O’na  dayandım  ve  O’na  yönelirim.”   16/Nahl  64, “Biz  bu  kitabı  sana sırf  hakkında  ihtilafa  düştükleri  şeyi  insanlara  açıklayasın  ve  iman  eden  bir  topluma da  hidayet  ve rahmet  olsun diye indirdik.”  16/Nahl  89, “…Bu  kitabı/Kuran’ı sana,  her şey   için  bir  açıklama,  bir  hidayet  ve  rahmet  kaynağı  ve  Müslümanlar  için  bir  müjde  olarak  indirdik.”  7/Araf  2, “Bu  kitap/Kuran  kendisiyle  insanları uyarman, insanlara öğüt  vermen  için sana indirilen bir zikir/Kuran’dır.  Artık  bu  hususta  kalbinde  bir  şüphe  olmasın.”  7/Araf  3, “Rabbinizden  size  indirilene/Kuran’a  uyun,  O’nun  yanında  başka  evliyaların  peşlerinden  gitmeyin.  Ne  kadar da  az  öğüt  alıyorsunuz.”   6/Enam  19, “…De ki:  Bu  Kuran  bana,  kendisiyle/Kuran’la  sizi  ve  ulaştığı  herkesi  uyarmam  için  vahyolundu.  Yoksa  siz,  Allah  ile beraber  başka  tanrılar  olduğuna  şahitlik mi  ediyorsunuz?  De ki:  Ben  buna  şahitlik  etmem,  O  ancak  bir  tek  Allah’tır,  ben  sizin  ortak  koştuğunuz  şeylerden  kesinlikle  uzağım de.”    16/Nahl  44, “…İnsanlara,  kendilerine  indirileni/Kuran’ı  açıklaman  için  ve  düşünüp  anlasınlar  diye  sana  da  bu  kuranı  indirdik.”   Dinde  fetva  verenlere  Allah  yolunu  gösteriyor  ve  bu  ayetlere  göre  fetvayı  yalnız  Allah  veriyor.  Ayetlerde  Allah,  konuları  Ben belirliyorum,  ey peygamberim sende tebliğ et, duyur ve açıkla,  açıklamayı da  zaten  Allah  Kuran’da  açıklıyor.  2/Bakara  213,  “İnsanlar  bir  tek  ümmet  idi,  sonra  Allah,  müjdeleyici  ve  uyarıcı  olarak  peygamberleri  gönderdi.  İnsanlar  arasında, anlaşmazlığa  düştükleri  hususlarda  hüküm  vermeleri  için,  onlarla  beraber  hak yolu  gösteren  kitapları  da  gönderdi.  Ancak  kendilerine  kitap  verilenler,  apaçık  deliller  geldikten  sonra,  aralarındaki  kıskançlıktan  dolayı  dinde  anlaşmazlığa  düştüler.  Bunun  üzerine  Allah  iman  edenlere  üzerinde  ihtilafa  düştükleri  gerçeği  izniyle  gösterdi.  Allah  dilediğini,  dileyeni isteyeni  doğru  yola  iletir.”  Din  konusunda  bütün  fetva  yalnız  Allaha  aittir,  peygamberler sadece kendilerine gelen kitaplardan açıklanan  ayetleri duyurur.
Yaşantımızın,  en  önemli  konularından  biri  de,  din  konusundaki  soruları  kime  soracağımız  konusudur.  Önüne  gelen  konuşuyor  ve  şu  mezhebe  göre  şöyle,  falan  tarikata  göre  böle,  falan  alim  şu  şekilde  açıklıyor,  bu  konuda  ulemanın  görüşü  şöyle,  bu  konuyu  şu  hadis  şöyle  açıklıyor  gibi  görüşler  hakim durumda. Bunun  dini  yönü  nedir,  Allah  nasıl  davranmamız  gerektiğini  bize  açıklıyor mu,  bunları  inşallah  ayetlerle  cevaplamaya  çalışalım.  Bakalım   ayetler  ne  buyuruyor,  42/Şura  10, “Ayrılığa  düştüğünüz  herhangi bir konuda  hüküm  vermek  yalnız   Allah’a  aittir.  İşte  bu  Allah,  benim  Rabbimdir,  O’na  dayandım  ve  O’na  yönelirim.”   16/Nahl  64, “Biz  bu  kitabı  sana sırf  hakkında  ihtilafa  düştükleri  şeyi  insanlara  açıklayasın  ve  iman  eden  bir  topluma da  hidayet  ve rahmet  olsun diye indirdik.”  16/Nahl  89, “…Bu  kitabı/Kuran’ı sana,  her şey   için  bir  açıklama,  bir  hidayet  ve  rahmet  kaynağı  ve  Müslümanlar  için  bir  müjde  olarak  indirdik.”  7/Araf  2, “Bu  kitap/Kuran  kendisiyle  insanları uyarman, insanlara öğüt  vermen  için sana indirilen bir zikir/Kuran’dır.  Artık  bu  hususta  kalbinde  bir  şüphe  olmasın.”  7/Araf  3, “Rabbinizden  size  indirilene/Kuran’a  uyun,  O’nun  yanında  başka  evliyaların  peşlerinden  gitmeyin.  Ne  kadar da  az  öğüt  alıyorsunuz.”   6/Enam  19, “…De ki:  Bu  Kuran  bana,  kendisiyle/Kuran’la  sizi  ve  ulaştığı  herkesi  uyarmam  için  vahyolundu.  Yoksa  siz,  Allah  ile beraber  başka  tanrılar  olduğuna  şahitlik mi  ediyorsunuz?  De ki:  Ben  buna  şahitlik  etmem,  O  ancak  bir  tek  Allah’tır,  ben  sizin  ortak  koştuğunuz  şeylerden  kesinlikle  uzağım de.”    16/Nahl  44, “…İnsanlara,  kendilerine  indirileni/Kuran’ı  açıklaman  için  ve  düşünüp  anlasınlar  diye  sana  da  bu  kuranı  indirdik.”   Dinde  fetva  verenlere  Allah  yolunu  gösteriyor  ve  bu  ayetlere  göre  fetvayı  yalnız  Allah  veriyor.  Ayetlerde  Allah,  konuları  Ben belirliyorum,  ey peygamberim sende tebliğ et, duyur ve açıkla,  açıklamayı da  zaten  Allah  Kuran’da  açıklıyor.  2/Bakara  213,  “İnsanlar  bir  tek  ümmet  idi,  sonra  Allah,  müjdeleyici  ve  uyarıcı  olarak  peygamberleri  gönderdi.  İnsanlar  arasında, anlaşmazlığa  düştükleri  hususlarda  hüküm  vermeleri  için,  onlarla  beraber  hak yolu  gösteren  kitapları  da  gönderdi.  Ancak  kendilerine  kitap  verilenler,  apaçık  deliller  geldikten  sonra,  aralarındaki  kıskançlıktan  dolayı  dinde  anlaşmazlığa  düştüler.  Bunun  üzerine  Allah  iman  edenlere  üzerinde  ihtilafa  düştükleri  gerçeği  izniyle  gösterdi.  Allah  dilediğini,  dileyeni isteyeni  doğru  yola  iletir.”  Din  konusunda  bütün  fetva  yalnız  Allaha  aittir,  peygamberler sadece kendilerine gelen kitaplardan açıklanan  ayetleri duyurur.
Allah, dini konularda fetva vereceklere/görüş belirteceklere fetvalarını Kuran’dan vermelerini öğretmektedir. Dini kim koyuyorsa, dinin sahibi kim ise onun vahyine gidip/teslim olup fetvayı vahiyden vermelidir. Dini konular beşeri görüşlere verilemez, mesela 10/Yunus 15, “Onlara ayetlerimiz açık, açık okunduğu zaman, Bize kavuşmayı/hesap vermeyi beklemeyenler, ya bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, bana vahiy olunandan başkasına uymam, çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım.” 39/Zümer 23, “Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkmadan tekrar, tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah’ın zikrine/Kuran’a ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın dilediğini ve dileyip isteyeni doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Artık, kim de saparsa ona yol gösterici olmaz.” 2/Bakara 170, Onlara Allah’ın indirdiğine/Kuran’a uyun, denildiği zaman, hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız derler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamışlarsa da mı?” uyacaksınız. Şimdi, birileri yine, bağırıp çağırmaya başlayacak ve sünnet, hadis icma, alim ulema, mezhep ve tarikatlar ne olacak diye. Ne olacağını, Allah, açıklıyor, delil sadece Kuran, bunun dışındakiler sadece din kültürü olarak kalacak, dinde hiçbir bağlayıcılığı olmayacaktır. Delil, bu ve diğer pek çok ayetlerdir, peki kopartılan, bağırıp çağırma nedir, sadece boş bir avuntudur. Keşke, Kuran’ı, anlayarak okuyup, konular iyice anlaşılsa, cevabını Allah, Kuran da veriyor. Din ile kültür karıştırılmasa, zaten mesele anlaşılacak fakat, inatla anlaşılmıyor ve geçmişteki milletlerin yaptığı gibi, yanlışta ayak direniyor ve ısrar ediliyor. Tabi ki, bununda din koyma yetkisine ortak olunduğunu, bunu kabul etmeyeceğini, yetkilerini kimseyle paylaşmayacağını Kuran’da açıklayan da Allah’tır. Tabi ki, peygamberler, mezhepler, alimler, dini konuda ilim sahipleri, görüş belirtecekler, ama verilecek cevap Kuran’dan olacaktır, burası iyi anlaşılıp ayırt edilmelidir. Kuran’dan görüş belirtmek uygun, Ama dine ilave etmek, dinde olmayanı din demek, dine ortak olmak anlamındadır. Yani devleti yönetenlerin çıkarttıkları kanuna nasıl uyuluyorsa, Allah’ın kanununa uymakta böyledir.
Fark şudur, Allah hata yapmaz, unutmaz, gafil olmaz, ama insanlar, peygamberde olsa, alimde olsa, mezhep/görüş sahibi de olsa, din koyamazlar ve hata yapmak zorundadırlar, böyle biline. Hemen, peki peygambere itaat ne olacak diyenler hücum edecekler, edenlerde cevabını biz değil sadece Allah verecektir. Eğer başka kitaplara ayrılan zaman Kuranın anlaşılması için ayrılsa, kafalarındaki soruların cevabını bulacaklar ve rahatlayacaklar. 33/Ahzab 36, “Allah ve Resulü bir işe/konuya hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi hükmü kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” 4/Nisa 80, “Kim Resule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik.” Allah’ın ayetleri birbiri ile çelişmez, birbirini yalanlamaz, birbirini açıklar, çünkü LARAYBA FİİH tir, yani birbiriyle uyumlu ve çelişmeyen, yol gösterendir. Burada din koyan, hükmünü açıklayan Allah’tır, Allah’ın hükmüne göre yani ayetlerle açıklayıp görüş beyan eden de peygamberler ve bizim peygamberimizdir. Peygamberimiz Kuran dışından hiçbir ilave ve eksiltme yapamaz buna Allah müsaade etmez, bu Allah’a, peygamberine yalan ve iftira uydurmaktır. 69/Hakka 44, “Eğer peygamber Bize atfen bazı sözler deyip uydurmuş olsaydı,” 69/ Hakka 45, “Elbette onu kıskıvrak yakalardık,” 69/Hakka 46, “ Sonra onun can damarını kopartırdık da,” 69/Hakka 47, “Hiçbiriniz buna mani de olamazdınız.” 21/Enbiya 45, “De ki: Ben sadece vahiy ile sizi ikaz edip uyarıyorum. Fakat, sağır olanlar ikaz edilip uyarıldıkları zaman bu çağrıyı duymazlar.” 4/Nisa 105, “Allah’ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana kitabı hak ile indirdik, sakın hainlerden taraf olma.” Bu ayetleri, ömründe anlamak için ya okumamış, ya da haberi olmayan çığırtkanlar elbette ısrarlarına devam edecekler, ama güneş balçıkla sıvanamıyor, zararını ahrette kendileri acı bir şekilde göreceklerdir. 10 /Yunus 109, “Resulüm sen, sana vahiy olunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. Allah hüküm ve fetva verenlerin en hayırlısıdır.” 6/Enam 50, “De ki: Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum, ben gaybı da bilmem, size ben bir meleğim de demiyorum, ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. De ki: Kör ile gören, hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? ” 46/ Ahkaf 9, “De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilmem, ben sadece bana vahiy edilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.” 10/Yunus 49, “De ki: Ben kendime bile Allah’ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim…” 66/Tahrim 1, “Ey Peygamber, eşlerinin rızasını gözeterek, Allah’ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun…”


















